16 Mayıs 2011 Pazartesi

Dünyanın En Uzun Köprüsü:Akashi

Dünyanın en uzun köprüsüdür. Japonya’da Kobe-Naruto karayolunda bulunmaktadır.

(Birinci haritada sarı yıldızla, ikinci haritada 4 numara ile gösterilen yerde)





Açıklığı 1991 m dir. Projesi ve inşaatı on yılda tamamlanmış ve 1998 yılında hizmete açılmıştır.



Richter ölçeğine göre 8.5 büyüklüğünde oluşabilecek depreme dayanıklı olarak projelendirilmiştir. Köprü 3.6 milyar dolara mal olmuştur. İnşaatında 100‘den fazla yüklenici firma görev almıştır. Çelik ayaklarının uzunluğu 298 m, tabliyenin deniz seviyesinden yüksekliği 65 m dir. Yapımında yaklaşık olarak 181,400 ton çelik ve 1.42 milyon m3 beton kullanılmıştır



Akaşi Boğazı'nı birbirine bağlama fikri yaşanan bir felaket üstüne ortaya çıkmıştır. 1955'de 100 çocuk taşıyan bir feribotun başka bir feribotla çarpışması ve 168 kişinin ölmesi üzerine köprü inşası için politik baskılar artmış, inşaat 1988'de başlamış ve 10 yıl sürmüştür. Köprü, 5 Nisan 1998 günü trafiğe açılmıştır. Köprü, 1990 metre uzunluğunda yapılmış, 17 Ocak 1995'teki Kobe Depremi'nden sonra 1 metre daha uzatılmıştır.



Akaşi Boğazı, dünyanın en yoğun bir deniz trafiğine sahip (günde 1000 gemi) boğazıdır, üstelik tayfun bölgesinde yer alır, rüzgarın hızı saatte 290 km'ye kadar ulaşır. Bu köprünün inşaasında asma köprü teknolojisi en son sınırına ulaşmıştır.

Dünyanın En Uzun Kanalı:Panama

Orta Amerika’da Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusunu birleştiren kanal. On dokuzuncu asırda sömürgelerini artırmak, yeni menfaat bölgeleri elde etmek düşüncesinde olan Fransa, 1879’da Panama Kanalını yapmayı düşündü. Süveyş Kanalını açan Ferdinand de Lesseps bu işi bir şirket halinde yürütmek için teşebbüse geçti. Fakat bu işi başaramayarak, kurulan ortaklık iflas etti. 1894’te ortaklık Amerika Birleşik Devletleri ile işbirliği yaparak tekrar faaliyete geçti. Fransa, karşılaşılan siyasi ve mali güçlükler sebebiyle Panama demiryolu ile kanal çalışmalarındaki hakkını Amerika’ya satmak mecburiyetinde kaldı. ABD karşılaşılan bütün güçlüklere rağmen 1904’te başlattığı kanal çalışmalarını on yıl içinde bitirdi. Kanal, 1915 yılının Ağustos ayında işletmeye açıldı.

Panama Kanalının inşaatı sırasında iş kazaları ve hastalık yüzünden 6000 kadar işçi ölmüştür. Kanalın uzunluğu 81.300 m, genişliği en dar yerinde 91 m, en geniş yerinde 300 m, derinliği ise 12,5-13,7 m arasındadır. Panama Kanalı açılınca gemiler GüneyAmerika’nın en güneyindeki Horn Boğazını dolaşmadan, bir okyanustan diğerine geçebilmektedir. Bu bakımdan çok önemli olan Panama Kanalı, Amerika’nın iki okyanus kıyıları arasındaki deniz yolunu 15.000 km kısaltmıştır. Aynı zamanda Güney ve Kuzey Amerika’nın Büyük ve Atlas Okyanusu kenarlarındaki yolculukları da kısalmıştır.

Panama Kanalı, Süveyş Kanalı gibi olmayıp, orta kısımda deniz seviyesinden yüksek Gotun Gölü vardır. Bu göl sun’i olup, Gotun Barajı yapımında meydana gelmiştir. Bu gölün su yüzeyi iki okyanustan da yüksektir. Okyanustan gelen gemi, kademeli olarak havuzlar vasıtasıyla göl seviyesine kadar yükseltilir. Yolun büyük bir kısmı bu gölde olup, sonra tekrar havuzlar yardımıyla kademeli olarak diğer okyanusun seviyesine indirilir. Kanaldan yılda ortalama 15-20 bin civarında gemi geçmektedir. Dünyanın en büyük gemileri rahatlıkla bu kanaldan geçebilmektedir. Halbuki Süveyş Kanalından büyük gemiler geçemezler. Uçak gemileri dahil, ABD donanması Büyük ve Atlas Okyanusuna bu kanaldan rahat geçtiğinden stratejik önemi artmaktadır.

Dünyanın En Kalabalık Ülkesi:Tokyo

Tokyo Japonya'nın başkenti. Yüzölçümü 600 km2 olup, nüfusu 35 milyon civarındadır. Honşu Adasının orta kesiminde, Büyük Okyanusun bir girintisi olan Tokyo Körfezinin kıyısında, Sumida Nehrinin ağzında yer alır.

Tokyo’da kışlar oldukça ılık, yazlar ise sıcak ve nemli geçer.

Şehrin merkezinde hendekler ve geniş bahçelerle çevrili İmparatorluk Sarayı yer alır. Sarayın doğusunda, Japon iş dünyasının merkezi olarak nitelendirilen Maranouçi semti bulunur; kuzeydoğusunda ise pekçok üniversitenin ve basımevinin bulunduğu Kanda semti uzanır. Resmi binalar sarayın güneyindeki Kasumigaseki semtinde toplanmıştır. Milli parlamento binası ise Kasumigaseki’nin batısındadır. Dünyaca meşhur bir alışveriş merkezi olan Ginza semti şehrin doğu kesimindedir. Tokyo’nun mîmarisi iki veya üç katlı ahşap evlerden, Meici döneminden kalma taş yapılara ve beton veya çelikten yapılmış gökdelenlere kadar değişen bir çeşitlilik gösterir. Japonya’nın başlıca ibadet merkezi olan Meici Tapınağı bir millî abide olarak kabul edilir.

Başlangıçta depreme karşı mukavim olsun diye binalar 30 metreyle sınırlandırılmış, fakat 1960’lardan sonra bu yüksekliği aşan depreme dayanıklı pekçok yeni bina inşa edilmiştir. Bunların başlıcaları Mainiçi Yayınevi, Tokyo Katedrali, Millî Tiyatro ve Milletlerarası Ticaret Merkezidir.

Şehiriçi ulaşım otobüs, metro ve kamuya veya özel sektöre ait elektrikli trenlerle sağlanır. Tokyo’da biri iç seferler, diğeri dış seferlere tahsis edilen iki havaalanı vardır.

Japonya’nın kültür merkezi olan Tokyo’da pekçok müze, kütüphane ve üniversite bulunur. Ueno Parkında Tokyo Millî Müzesi, Millî Bilim Müzesi, Hayvanat Bahçesi ve Batı Sanatı Millî Müzesi yer alır. Japonya’daki üniversite ve yüksekokulların büyük bölümü Tokyo’dadır. Tokyo Üniversitesi dışındaki başlıca yükseköğretim kurumları Tokyo Teknoloji Enstitüsü, Hitotsubaşi Üniversitesi ve Tokyo Güzel Sanatlar Üniversitesidir. Özel üniversitelerin en meşhurları da Vazeda ve Keto üniversiteleridir.

Tokyo’nun bugün bulunduğu bölgenin yerleşime açılması çok eskilere dayanır. Altıncı yüzyılda Japonya’da kuvvetli bir imparatorluk idaresinin kurulmasından sonra Musaşi vilayetinin bir parçası oldu. O dönemde Edo (haliç) ismiyle anılan şehir Tokugava şogunluğunun kurulmasına kadar küçük bir balıkçı köyü olarak kaldı. On yedinci asırda büyüyüp genişledi. Meici Restorasyonu tekrar şogunluğa son verip imparatorluğa hakim olunca Edo’yu başşehir îlan etti ve “Doğunun Başşehri” manasında Tokyo ismini verdi.

Dünyanın En Büyük Yanardağı:Tambora

Tambora
Yükseklik 2850 m
Endonezya’da yer alan Tambora Yanardağı’nın
1815 yılında patlaması, tarihte görülen
en şiddetli patlamalardan biriydi.
Oluşan dev gelgit dalgalarının da etkisiyle
56.000 kişinin ölümüne neden oldu.

Dünyanın En kalabalık Ülkesi:Çin


<>
Coğrafi Verileri

Konum: Doğu Asya, Doğu Çin Denizi, Kore Körfezi, Sarı Deniz ve Güney Çin Denizi kıyısında, Kuzey Kore ve Vietnam arasında yer almaktadır.
Coğrafi konumu: 35 00 Kuzey enlemi, 105 00 Doğu boylamı
Haritadaki konumu: Asya
Yüzölçümü: toplam: 9,596,960 km²
kara: 9,326,410 km²
su: 270,550 km²
Sınırları: toplam: 22,147.24 km
sınır komşuları: Afganistan 76 km, Butan 470 km, Burma 2,185 km, Hong Kong 30 km, Hindistan 3,380 km, Kazakistan 1,533 km, Kuzey Kore 1,416 km, Kırgızistan 858 km, Laos 423 km, Makau 0.34 km, Moğolistan 4,676.9 km, Nepal 1,236 km, Pakistan 523 km, Rusya (kuzeydoğu) 3,605 km, Rusya (kuzeybatı) 40 km, Tacikistan 414 km, Vietnam 1,281 km
Sahil şeridi: 14,500 km
İklim: Son derece çeşitlilik göstermektedir; güneyde tropikal, kuzeyde subarktik iklim hakimdir.
Arazi yapısı: Arazisinde çok sayıda dağlar, yüksek yaylalar, batısında çöller, doğusunda ovalar, deltalar, tepelikler yer almaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Turpan Pendi -154 m; en yüksek noktası: Everest Dağları 8,850 m (1999 verileri)
Doğal kaynakları: Kömür, demir, petrol, doğal gaz, cıva, kalay, tungsten, antimon, manganez, molibden, vanadyum, alüminyum, kurşun, çinko, uranyum, hidro enerji
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %14.86
daimi ekinler: %1.27
diğer: %83.87 (2005 verileri)
Sulanan arazi: 545,960 km² (2005 verileri)
Doğal afetler: Yaygın tayfunlar; su baskınları; depremler; kuraklıklar
Coğrafi not: Dünyada dördüncü en büyük ülkedir. (Rusya, Kanada ve ABD'den sonra)

Nüfus Bilgileri

Nüfus: 1,338,612,968 (Temmuz 2009 verileri)
Yaş yapısı: 0-14 yaş: %20.8 (erkek 145,461,833; kadın 128,445,739)
15-64 yaş: %71.4 (erkek 482,439,115; kadın 455,960,489)
65 yaş ve üzeri: %7.7 (erkek 48,562,635; kadın 53,103,902) (2006 verileri)
Nüfus artış oranı: %0.59 (2006 verileri)
Mülteci oranı: -0.39 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini)
Bebek ölüm oranı: 23.12 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini)
Ortalama hayat süresi: toplam nüfus: 72.58 yıl
erkek: 70.89 yıl
kadın: 74.46 yıl (2006 verileri)
Ortalama çocuk sayısı: 1.73 çocuk/1 kadın (2006 tahmini)
HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.01 (2003 verileri)
HIV/AIDS - hastalıkları taşıyan kişi sayısı: 840,000 (2003 verileri)
HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 44,000 (2003 verileri)
Ulus: Çinli
Nüfusun etnik dağılımı: Çinli %91.9, Zhuang, Uygur, Hui, Yi, Tibetli, Miao, Mançu, Moğol, Buyi, Koreli ve diğer etnik gruplar %8.1
Din: Taoizm, Budizm, İslam %2-%3, Hıristiyan %1
Dil: Standart Çince veya Pekin lehçesi olan Mandarin, Yue (Cantonese), Wu (Shanghaiese), Minbei (Fuzhou), Minnan (Hokkien-Taiwanese), Xiang, Gan, Hakka lehçeleri, diğer yerel diller
Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler
toplam nüfusta: %90.9
erkek: %95.1
kadın: %86.5 (2002 verileri)

Dünyanın En Büyük Kıtası:Asya

</p><p>Asya kıtasının konumu
Resmi büyült

Asya kıtasının konumu
Dünyanın en büyük kıtası. Doğuda Pasifik Okyanusu, kuzeyde
Kuzey Buz Denizi, güneyde.
Don nehri Avrupa arasında sınır olarak kabul edilirdi. Daha sonra Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa,
Ural Dağları sınır olarak kabul edilmeye başlandı. Bugün bu kabul yaygın ise de, Ruslar bu sınırın
Kuzey Buz Denizinden Hazar Denizine doğru uzanan;
Ural Dağlarının doğusunda bulunan Ob kıvrımlı dağlarında olduğu iddiasını ileri sürmektedirler.
Kuzey Buz Denizinden Hazar Denizine doğru uzanan; Rus platformu ile Sibirya platformunu birbirinden ayıran; Birleşik Devletler Topluluğu içindeki Ukrayna, Rusya, Kazakistan ve Kırgızistan devletleri içinde bulunan dağlar topluluğu. Kuzeyde Arktik Denizinden, güneyde Kazakistan’a kadar uzanan bu dağlar 2000 km uzunluklarıyla Avrupa ve Asya arasında bir sınır teşkil ederler.
Afrika ile Süveyş Kanalı vasıtasıyla ayrılan Asya kıtasının, Okyanusya kıtası ile olan sınırı da Avrupa ile olan sınırı gibi ihtilaflıdır. Asya ile Okyanusya arasında bulunan irili ufaklı pekçok ada, bu sınırın tespitinde mesele olmaktadır. İşte bu sebeptendir ki kıtanın yüzölçümünü bildiren rakamlar 43,7 milyon km2 ile 44,7 milyon km2 arasında değişmektedir. Doğu-batı uzunluğu yaklaşık olarak l0.000 km, kuzey-güney uzunluğu ise 8300 kilometredir.

Dünyadaki kara parçalarının yaklaşık üçte birini teşkil eden kıta, nüfus bakımından da dünya nüfusunun yarısından fazlasını üzerinde barındırır. Her
ırktan insanın ve her nevi
iklimin bulunduğu kıta, genel olarak dört coğrafi bölgeye ayrılır:

a)Kuzey Asya,
b) Orta Asya,
c) Güney Asya,
d) Ön

Dünyanın En Büyük Çölü:Sahra Çölü


<p>Sahra Çölü

Sahra Çölü
Sahra Çölü, ya da Büyük Sahra Çölü, dünyanın en büyük sıcak çölü olup, Afrika'nın kuzeyinde, kıtanın ortası ile kuzeyini ayıran 9.000.000 km² büyüklüğünde dev bir çöldür.
2,5 milyon yıl yaşındadır. Yüzölçümü büyüklüğü Amerika Birleşik Devletleri'ni kaplayacak kadardır.
Erg adı da verilen kum çölü, genel kanının tersine bütün çölün yalnızca beşte birini kaplar. Onun dışında kalan yerler kaya ve molozlardan oluşur. Sahra’da Tibesti ve Ahaggar gibi, yükseklikleri 3.265 m'yi bulan dağlar da vardır. Buraları görece daha çok yağış alan ve göçebelerin yazın konaklamalarına elverişli yerlerdir. Buna karşılık Sahra'nın bazı yerlerine arka arkaya 10 yıl yağmur düşmediği olur. Yağışlar, mineralleri yıkayıp götürmediği ve bitkiler onları tüketmemiş olduğu için, çölün zemini mineral besinler açısından çok zengindir. Bunun için, uzun süreli kuraklığı atlatmayı beceren tohum taneleri kısa ve güçlü sağanaklar biçiminde yağan ilk yağmurlarda hemen kök salıp çiçek açar ve birkaç gün içinde olgunlaşır. Mineral bakımında zengin bu tabaka rüzgalarla dünyanın dört bir yanına dağılarak buradaki toprakları da zenginleştirir. Örneğin aslında toprağı mineral bakımında çok fakir olan Amazon bölgesi bu mineral takviyesi ile bitkiler için gerekli besini sağlar.Sahra çölünün batı kıyılarının iklimi iç kesimlerinden farklıdır.Bu sahalar nemli tropikal hava kütlesinin etkisi altındadır.Sahra çölünün batı kıyısının yıllık sıcaklık ortalaması 18℃ olup iç kesimlerden 5℃ daha düşüktür.Yine bu sahalarda karalardan denize doğru esen rüzgarlar ile üstte bulunan su kütlesi akıntılarla uzaklaşır ve altta bulunan soğuk su yüzeye çıkar.Ekvatora doğru yönelen bu soğuk su akımına humbolt ve benguela soğuk su akıntısı denir.İşte bu soğuk su akıntısı bi taraftan söz konusu bölgelerde sislerin oluşumunu sağlarken diğer taraftan havanın serinlemesine yardımcı olur. Sahra Çölü'nde ayrıca ilk kez 18 Şubat 1979 kar yağmıştır.

Dünyanın En Büyük Denizi:Pasifik

Büyük Okyanus veya Pasifik Okyanusu, Amerika, Asya ve Okyanusya kıtaları arasında ve dünyanın en büyük okyanusu. Pasifik ismini İspanya krallığı adına Dünya’yı dolaşan Portekizli denizci Ferdinand Magellan vermiştir. Magellan, günler süren zorlu ve fırtınalı şartlar altında adını verdiği Macellan Boğazı’ndan geçip bu okyanusa açıldığında, fırtınaların dinmesinden ve kendisini sakin suların karşılamasından dolayı Portekizcede “sakin” anlamına gelen “Pasifico” kelimesinden yola çıkarak bu ismi vermiştir. 179.7 milyon km² yüzölçümüne sahiptir. Neredeyse Atlas Okyanusu www.turkçeyazi.comve Hint Okyanusu’nun toplamı kadar yüzölçümü vardır. En derin yeri 11.034 m ile Mariana Çukuru olup burası aynı zamanda Dünya’daki en derin noktadır. En kalabalık ada Tahiti’dir. Ayrıca Dünya’daki depremlerin %90′ı ve büyük depremlerin ise %80′i pasifik bölgesinde meydana gelmektedir.
708.000.000 km³ su hacmi vardır ve kapladığı alan Dünya’daki toplam karaların alanından biraz daha büyüktür. Okyanusun 3.000-3.500 m’den derin her yerinde sıcaklık 2 °C derecenin altındadır.
Japonya, Endonezya ve Yeni Gine gibi volkanik adalarla çevrilmiştir. Bu adalara “ateş kemeri” adı verilir.

Dünyanın En Yüksek Tepesi:Everest

Everest dünyanın en yüksek tepesi. Himalaya Dağlarından birisidir. Tibet ve Nepal hududunda, 28° kuzey 87° doğu koordinatlarına yakındır. 1852 senesinden beri insanlar, tepenin yüksekliğini (rakımını) tahmine çalışmaktaydı. 1954 senesindeki tahminlere göre rakım, 8848-8851 m idi. Hindistan’da bulunan Sır George Everest’in adına izafeten bu dağa Everest denmesi umumi olarak kabul edilmiştir. Everest, (Tibet dili: Çomolungma), Himalayalar'da bulunan, dünyanın en yüksek noktasını oluşturan doruk. Yaklaşık 28 derece kuzey enlemi ile 87 derece doğu boylamında, belirlenmiş Himalayalar Orta Asya'nın güneyinde, Keşmir, Pakistan, Hindistan hududunda bulunan İndus dönemecinden Burma'ya kadar bir kavis boyunca uzanan, Pakistan, Hindistan, Tibet, Nepal, Sıkkım ve Bhutan toprakları üzerinde yer alan dağ toplulukları. Kelime olarak Sanskritçede "kar yatağı" anlamına gelir. İndus Vadisinden Brahmaputra Vadisine kadar uzanan bu dağ silsilesinin uzunluğu 2500 kilometreyi bulur. Dağlar şekil bakımından güney istikametinde eğri çizen kıvrım sıraları halindedir. Kuzey Çin Halk Cumhuriyeti, yüzölçümü itibariyle dünyanın üçüncü, nüfus itibariyle en büyük ülke. Güney Doğu Asya'da yer alır. Yüzölçüm 'dir. Başkenti Pekin olan ülkenin resmi dili Çince, para birimi Yuan'dır. Doğusunda Güney Kore, kuzeydoğusunda ve kuzeybatısında Rusya, kuzeyde Moğolistan, güneybatıda Afganistan ve Pakistan, güneyde Hindistan, Nepal, Butan, Birmanya Laos ve Kuzey Vietnam, doğusunda ise Büyük Okyanus ile çevrilidir.
YÜKSEKLİĞİ:
Görkemli yapısı ve yüksekliği nedeniyle Tibetlilerin “Dünyanın Ana Tanrıçası” anlamında Çomolungma adını verdiği dağın dünya üzerindeki en yüksek nokta olduğu ancak 1852'de Hindistan kadastro idaresinin yaptığı ölçümlerle belirlendi. Günümüzde kabul edilen yükseklik küçük bir yanılma payıyla 8.848 m'dir.
OLUŞUMU:
Büyük Himalayalar'ın oluşumu, Miyosen Bölümde (yaklaşık 26-27 milyon yıl önce) Sir Edmund Percival Hillary (doğumu 20 Temmuz, 1919), Yeni Zelandalı dağcı ve kaşiftir. Everest'in zirvesine çıkan ilk insan olmasıyla meşhurdur. 8.850 metre rakımlı zirveye, 29 Mayıs 1953'te, yerel saatle 11:30'da ulaşmıştır. Hindistan Yarımadasıyla Tibet Yaylalarının birbirine yaklaşmasının yol açtığı, jeolojik tortul havzalardaki sıkışmayla başladı. Bunu izleyen evrelerde Asya’da bulunan ve yüzölçümü bakımından dünyada yedinci, nüfus bakımından ikinci sırada yer alan devlet. Kuzeyinde Keşmir ve Çin, kuzeydoğusunda Nepal ve Bhutan, doğusunda Bangladeş ve Birmanya, güneydoğusunda Seylan, güneyinde Hint Okyanusu, kuzeybatısında Pakistan bulunur. Üçgene benzeyen Hindistan yarımadası, ülkenin en büyük kısmını kaplar. Ülkenin kapladığı alan 3.287.590 km2 olup, kuzey-güney uzunluğu 3200 km, batı-doğu uzunluğu ise 2400 kilometredir. Katmandu ve Khumbu napları (kırık ve devrik yamaç kıvrımları), sıkışıp yukarı doğru çıkarak birbirlerinin üzerine kıvrıldılar ve ilkel bir dağ sırası oluşturdular. Kuzeydeki arazi kütlesinin toptan yükselmesi, bölgenin yüksekliğini arttırdı. Napların yeniden kıvrılmasıyla bölgenin tümü yeni bir tabakayla örtüldü ve Pleyistosen Bölümün (yaklaşık 2,5 milyon yıl önce) Mahabarat Evresinde Everest Dağı ortaya çıktı. Karbonifer Dönemin (yaklaşık 345-280 milyon yıl önce) sonu ile Permiyen Dönemin (280-225 milyon yıl önce) başından kalan ve başka yarı-kristalleşmiş tortullarla ayrılmış olan kireçtaşı katmanları, senklinal katmanlaşma yoluyla biçimlendi. Günümüzde de süren bu biçimlenmenin yol açtığı sürekli yükselme aşınımla dengelenmektedir.
İKLİMİ:
Everest Dağı dünya atmosferinin üçte ikisini geçerek oksijenin az olduğu üst katmanlara ulaşır. Oksijen eksikliği, sert rüzgarlar ve aşırı soğuklar yukarı yamaçlarda herhangi bir hayvan yada bitkinin yaşamasına olanak vermez. Yaz musonları sırasında yağan kar rüzgarla ufalanarak yığılır. Bu kar yığıntıları buharlaşma çizgisinin üzerinde olduğundan genellikle buzulları besleyen büyük buzkar çanakları oluşmaz. Bu nedenle Everest'in buzulları yalnızca sık sık düşen çığlarla beslenir. Ana sırtlarla birbirinden ayrılan dağ yamaçlarındaki buz katmanları dağın eteklerine kadar bütün yamacı kaplamakla birlikte, zaman içinde iklimin değişmesiyle ağır ağır çekilmektedir. Kış aylarında kuzey batıdan gelen güçlü rüzgarlar karları süpürerek doruğun daha çıplak bir görünüm kazanmasına yol açar.
TIRMANMA GİRİŞİMLERİ:
1920'de Tibet yolunun açılmasıyla başladı. İlk olarak Kraliyet Coğrafya Derneği ile dağcılık Kulübü Birleşik Himalaya Komitesinin desteklediği bir ekip 1953’te doruğa ulaştı. 29 Mayıs 1953 günü Yeni Zelandalı Edmund HİLLARY ve Nepal’li Tenzing NORGAY Güneydoğu sırtına tırmanarak Güney doruğundan geçip doruğa vardılar. Dağcılar bu tırmanış sırasında açık ve kapalı devre oksijen sistemleri, özel olarak yalıtılmış ayakkabı ve giysiler ile elde taşınır telsiz aygıtları kullandılar. Bu tarihten sonra çeşitli ülkelerin desteklediği çok sayıda dağcı ekibi doruğa ulaşmayı başardı.
TÜRK TIRMANIŞÇILAR:
Everest'e çıkan ilk Türk dağcı 21 Mayıs 1995’te Nasuh MAHRUKİ olmuştur. Zirveye Nepal yönünden çıkan ilk Türk ise 23 Mayıs 2001'de yaptığı tırmanışla Tunç FINDIK’tır. Elif Eylem Maviş, 15 Mayıs 2006'da Everest'e tırmanan ilk Türk kadını oldu. Aynı tırmanış, Türklerden oluşan bir ekibin ilk Everest zirve çıkışıdır. Bu ekip, bir Türk dağcının ilk oksijensiz tırmanışını gerçekleştirmeyi de denemekle birlikte, bu hedefe ulaşamadı.

Dünyanın En Derin Yeri:Mariana Çukuru

Dünya üzerindeki en derin noktadır. Derinliği tam olarak 11.033 metredir. İki okyanusal nitelikte plakanın çarpıştığı sınırda derin çukurlar oluşabilir. Mariana çukuru bu şekilde oluşmuş bir çukurdur ve iki plaka sınırındadır. Suyun içine atılan bir kilogram ağırlığındaki bir cismin tabana ulaşması yaklaşık olarak 1 saat sürer.Ayrıca suyun yoğunluğunu ve cismin özkütlesini katarsak tabana ulaşma süresi artar yada azalabilir.

Dünyanın En Büyük Adası:Grönland


Danimarkaya bağlı, dünyânın en kuzeyindeki kara parçasıdır. Batısında Davis Boğazı, Baffin Körfezi, Smith Geçidi, Kennedy ve Robeson kanalları, Arktik Takım Adalarından ayırır. Doğuda Grönland Denizi, Güneydoğuda ve güneyde AtlasOkyanusu ile çevrilidir. Uzunluğu kuzeyde MorrisJesup Burnundan güneyde Farvel Burnuna kadar 2650 kmdir. Yüzölçümü 2.175.600 km2dir. Bu toprakların 341.700 km2lik kısmı hâriç her taraf buzlarla kaplıdır.
Nüfûsu 56.500dür. Halkın büyük kısmı batıda olup, bir kısmı Eskimoca konuşmaktadır.1967 yılından beri kendi yöneticilerini kendileri seçmektedir.1979
yılından itibaren iç bağımsızlığına kavuşmuş ve kendi ile ilgili kararları kendi alıp, kanunları kendileri yaparak 70 kişilik parlamentosunu kurmuştur. Bütün bu serbestliğine rağmen yine Danimarkaya bağlıdır.
Tarihi
Grönland ilk defa M.S. 900 yılına doğru Gunnbyörn adındaki Vikingli bir denizci tarafından keşfedilmişdi. Bir müddet sonra (981-982) Kızıl Erich yaptığı seyahatte buraya Yeşil Toprak (Grönland) adını verdi. Çünkü onun geldiği zamanda kıyıdaki buzullar erimiş, her yer yeşil yosun ve dikenlerle kaplıydı. Sonraki senelerde de aynı kişi buralara gelerek iki sömürge kurmuştu. On beşinci yüzyıla kadar devam eden bu hâl buradakilerin kendi hâllerine bırakılmasıyla değişti. Daha önce gelenler Eskimolar tarafından ortadan kaldırıldı. Bu durum 1721 yılında misyoner Hans Denin güneybatıya özel olarak yerleşmesiyle Danimarkalıların hâkimiyeti başladı. Bundan sonraki senelerde ticâret gelişti. Ancak 19. yüzyılda ada incelenmeye başlandı. Yirminci asrın başlarında ise bütün kıyıları incelendi. Daha sonra da adanın içerilerine girildi.
1930-1935 yıllarında yapılan tetkiklerde uçaklar da kullanıldı. Kuzey ve güney kutuplar arasında yer alan, doğusunda Atlas Okyanusu, batısında Büyük Okyanus, kuzeyinde Kuzey Buz denizi bulunan kara parçasıdır. Kuzeyden güneye olan uzunluğu 16.000 kilometre olup, yüzölçümü ise 42.000.000 kilometrekaredir.Amerika
lılar batı ve doğu Grönland kıyılarında hava üstlerini,1945
ten sonra da kutuplar arası bir hava üssü kurarak meteorolojik istasyonlar şebekesini geliştirmişlerdi.1951
yılında Amerika, Danimarka ile bu adanın müşterek savunması için bir antlaşma imzalamıştı. Deniz aşırı uçuşların teknolojik gelişmelerden sonra artması buranın ehemmiyetini arttırdı.

Dünyanın En Kurak Yeri:Atakama Çölü

Atacama, Şili'nin kuzeyinde bulunan Dünya'nın en kurak çölüdür. Batısında Pasifik Okyanusu bulunur. Kuzeyde Peru, doğuda ise Bolivya ve Arjantin sınırlarını oluşturur.

Atacama; And dağlarının yağmur gölgesinde kalır ve doğu rüzgarları kuru olup çok az yağış getirir.

Yakınındaki Pasifik sahillerinde oluşan bir soğuk su akıntısı olan Humboldt Akıntısı nedeniyle de burada çok az yağmur bulutu oluşur. Bu durum, bölgeyi Kuzeyi ve Güneyinden farklı kılarak daha az yağmur almasına sebebiyet verir. Soğuk Pasifik suyu ayrıca bu çölün serin olmasına, özelliklede sahile yakın kesimlerinde sıklıkla sis oluşmasına neden olur. El Niño'nun etkisiyle 6-10 yıl gibi aralıklarla kuvvetli yağış aldığı dönemlerin ardından çölde kısa bir süre için canlanmalar olur.

Atacama Çölü yaklaşık 15 milyon yaşındadır.

Dünyanın En Yüksek Çağlayanı:Angel

Venezuela'da bulunan dünyanın en yüksek çağlayanıdır. National Geographic ekibi tarafından 1949 yılında yapılan resmî ölçüme göre 979 m yüksekliğindedir.
Şelaleyi, 20. yüzyılın başlarında, kâşif Ernesto Sánchez La Cruz keşfetmiştir. Batı dünyası ise ancak 1935'te Amerikalı pilot Jimmie Angel sayesinde bu şelalenin varlığını öğrenmiştir. Angel, değerli taşlar aramak amacıyla 1933 yılında çıktığı yolculukta şelaleyle karşılaşır.[2] Şelalenin güzelliğini karısı ve iki arkadaşıyla da paylaşmak isteyen Angel'ın tekrar gelişinde kullandığı uçak, yerlilerin Şeytan Kanyonu dediği Auyan tepesine düşer. Angel, karısı ve iki arkadaşı, 11 gün süren çetin bir mücadelenin ardından küçük bir kasabaya iner. Onların bindiği uçak ise tam 33 yıl sonra tepeden helikopter yardımıyla kaldırılarak Maracay'daki Aviation Müzesi'nde sergilenir. Şeytana meydan okuyan uçuşuyla Angel, Venezuela'nın efsanesi haline gelir.
Şelalenin suları, en uç noktadan tabana doğru düşerken 807 metre boyunca hiçbir engele çarpmadan ilerler. Doğa bilimciler bu olayı "serbest düşüş" olarak tanımlar. 807'inci metreden sonra kaya çıkıntısına çarpan suların yolculuğu bir süre daha devam eder ve 979'uncu metrede sona erer. Sisli bir görüntüye sahip olan şelalenin suları, kuzeye doğru yol alarak Churun Nehri'ne karışır.

İlk Dünya Haritası:Piri Reis

Piri Reis’in 1513 yılında Gelibolu’da çizip Yavuz Selim’e adadığı bu dünya haritası ceylan derisi üzerine çeşitli renkler, resimler ve yazılarla bezenerek çizilmiştir. Resim’de görülen Piri Reis’in haritası alt bölümlere doğru daralmakla birlikte 90x65 cm boyutundadır. Sağ tarafından boydan boya kopmuş olan haritanın bu gün elimizde bulunan kısmı Afrika ve İberik yarım adasının batısı, Amerika kıtasının doğu kıyıları ile Atlas okyanusunun göründüğü bölümdür. Bazı tarihçilere göre, kendisine sunulan dünya haritasına bakan Osmanlı padişahı Yavuz Selim “dünya ne kadar küçükmüş” demiş, sonra da haritayı ikiye bölmüş “biz doğu tarafını elimizde tutacağız...” diyerek bu gün elimizde bulunan kısmını atmış.

Harita tipik bir deniz haritasıdır. Bugünkü modern haritalarda bulunan enlem ve boylam çizgileri yerine kuzey ve güney bölümlerinde yer alan 32 bölüme ayıran çizgilerin çıktığı ikisi büyük, ayrıca üçü küçük rüzgar gülü bulunmaktadır. Günümüzde yapılan azimütal projeksiyonlu haritalarla şaşırtıcı uyumlu görülen Piri Reis’in haritası, muhtemelen padişaha sunulacağı için oldukça zengin görselliğiyle bir tablo güzelliğine sahiptir. Harita üzerinde yer adlarının yanısıra keşif tarihi, efsanevi hikayeler, dağlar, nehirler, yaşayan hayvanlar, haritanın oluşturulması hakkında bilgiler vardır. Amerika’nın keşfine ilişkin ayrıntılı bilgilere yer verilen yazının son cümlesinde “mezbur hartide olan bu karalar ve cezriler kim vardır, Kolombo’nun hartisinden yazılmıştır” denilerek, 1492- 1504 tarihleri arasında 4 kez ziyaret ettiği Amerika’ya ilişkin Kristof Kolomb’nun günümüze ulaşmayan harita çalışmaları, bugün sadece Piri Reis’in haritası içinde yer alan bölümü ile yaşamaktadır.

Kahire’yi merkez alan hava fotoğrafları ile (azimütal projeksiyon) inanılmaz benzerlik taşıması, ancak 1951 yılında yapılan ses yansıtıcılı ölçümlerle keşfedilen Antartika kıtasındaki dağların (4000 yıl önce oluşan buzul çağından beri buzlarla kaplı olan) bu haritada yer alması Erich Von Daeniken’in ancak uzaydan çekilen fotoğraflardan yapılabilebileceği gibi sansasyonel bir görüş ortaya atmasına neden olmuştur.

İlk haritadan 15 yıl sonra 1528 yılında Piri Reis yine Gelibolu’da ikincisini çizdi. Topkapı Sarayı müdürü Tahsin Öz tarafından Piri Reis’in haritasının kayıp parçalarının aranması sırasında bulundu. Ne yazık ki günümüze yalnızca kuzey ve orta Amerika kıyıları, Florida ve Grönland’ın göründüğü 68x69 cm’lik bölümü ulaşabilmiştir. Bu haritada 4 rüzgar gülü, her bir bölümü 50 mile denk iki mil ölçeği ve Yengeç Dönencesi yer almaktadır. Bu haritanın ölçeği 1513'tekinden daha büyüktür. İlk haritada bulunan bazı hayali adaların bu haritada olmaması, Amerika kıyılarının daha isabetli çizilmesi, liman girinti ve çıkıntılarının abartılı çizilmesi hatasına düşülmemesi, yengeç dönencesinin çok az hatayla çizilmiş olması, ilk haritada göze çarpan efsanevi bilgi ve resimlerin bu haritada bulunmayışı, Piri Reis’in yeni keşifler doğrultusunda birincisinden daha doğru ve güncel bir harita ortaya koyma amacında olduğunu göstermektedir.

Haritada ölçeğin altında bulunan yazı Piri Reis’in imza ketebesidir “Bunu 935 (1528) yılında Gelibolu’da Reis Gazi Kemal merhumun biraderzadesi diye meşhur olan Hacı Mehmed’in oğlu Piri Reis tamam etti.”

Milli Müzeler müdürü Halil Ethem Eldem’in Topkapı sarayında yaptığı çalışmalar sırasında o zamana kadar bilinmeyen Piri Reis’in dünya haritası 9 Kasım 1929’da ortaya çıkarılmıştır. Dünya ölçeğinde yapılmış bu en eski dünya haritasının bulunduğunu duyan Atatürk konuya büyük ilgi göstermiştir. Ankara’ya getirterek tarihçilerle birlikte incelemiştir. Sonra Atatürk’ün direktifleriyle Devlet Matbaasında tıpkı basımı yapılarak çoğaltılan harita, dünya bilim çevrelerine sunulmuştur. Piri Reis 1528'de Amerika'yı gösteren ikinci bir haritası daha yapmıştır(1528). Bu madde onun birinci haritasiyla ilişkilidir.

Dünyanın En Küçük Ülkesi:Vatikan

Vatikan, dünyanın en küçük ülkesidir. Roma kentinde bulunan bu devletin toprağı 0,4 kilometrekareyi geçmez. Bu kadar küçük olmasına rağmen Vatikanın dünya devletleri üzerindeki etkisi İtalyadan bile büyüktür. Çünkü Vatikan Devleti Hıristiyanlığın en büyük mezhebi olan Katolik Klisesinin merkezidir.
Tarihte Vatikan
Vatikan eskiden epeyce büyük bir devletti. Toprakları 45,000 kilometrekareyi, nüfusu 3,5 milyonu buluyordu. Sonra, topraklarını komşu İtalya krallıklarına kaptırdı. İtalya Krallığı kurulunca da şimdiki gibi kendi küçük kentçiğiyle sınırlandı.1929 yılında İtalya Krallığı ile yapılan Laterano Antlaşmasıyla Vatikanın bağımsızlığı tanındı. Papa bu din devletinin hem dinsel başkanı, hem siyasal başkanıdır.

Papanın oturduğu Vatikan Sarayı Romanın kuzeyindeki bir tepe üzerindedir. Ünlü San Pietro Kilisesi de buradadır. Devletin bayrağı, ordusu, parası, özel radyo istasyonu v.b. vardır. 200 kişilik Vatikan ordusunda gönüllü İsviçreli muhafızlar görev yapar. Askerlerin silâhları ve kıyafeti XV. yüzyıldaki gibidir.

Yönetim

Vatikanı papa yönetir. Yerel yönetim papanın seçtiği bir valiye verilmiştir. Devletin geliri, yeryüzündeki bütün Katoliklerin bağışlarıyla İtalya Devletinin yardımından oluşur. Vatikanın en yüksek yönetim organı Kardinaller Meclisidir. 70 üyeli bu meclis kendi üyeleri arasından papayı seçer. Üyeler bu meclise seçildiler mi ömür boyu üye kalırlar. Yeni seçilen papa kendi adını kullanamaz, ona ruhanî bir papa adı verilir. Vatikanda Osservatore Romana adlı günlük bir gazete, Osservatore della Domenica adlı haftalık bir dergi yayımlanır.

Vatikan Sarayı

Vatikanda San Pietro Kilisesinin kuzeyindeki yapılara Vatikan Sarayı denir. XIII. yy.da kurulan ilk yapı, zamanla yapılan eklerle genişledi ve tamamlandı. 1377de papalık Avignondan Romaya taşınınca papalar burada oturmağa başladılar. Mimar Bramente, saraya son şeklini vermiştir. Sarayın avlusu, odaları ve salonları Raffaello, Fra Angelico, Pinturicchio gibi ünlü ressamların resimleriyle süslenmiştir.



Papa Paulus VI Vatikandaki bazilikanın balkonundan, San Pietro avlusunda toplanan Hıristiyanları kutsuyor.
VATİKAN » DEVLETİN ADI .......................................... Vatikan Şehir Devleti NÜFÛSU .............................................................................. 1000 YÜZÖLÇÜMÜ ............................................ (44 Hektar) 0.44 km2

Dünyanın En Büyük Ülkesi:Rusya

-Yüzölçümü: 17.075.000 km2
-Nüfusu: 150 milyon kişi olup, nüfus yoğunluğu azdır.
-Başkenti: MOSKOVA

SSCBnin dağılmasıyla kurulan devlettir.Bazı ülkelerin birlikten ayrılmasıyla dağıldı.
Dağılan ülkelerden en büyüğü ise Rusya Federasyonudur.Düzlüklerin fazla yer kapladığı çok geniş topraklara sahiptir.
Ancak iklim şartları tarım hayatını zorlaştırır.Okyanusya kıtasından sonra dünyadaki kıtaların en küçüğü. Avrupa sınırlarının, nereden başladığına dair, kesin bir sınır birliğine varılamamıştır. Ancak Hazar Denizinden Kuzey Buz Denizine kadar uzanan Ural Dağları Avrupadan sayılmaktadır. Avrupa; güneydoğuda Kafkas Dağları, Karadeniz ile Dünyanın en büyük kıtası. Doğuda Pasifik Okyanusu, kuzeyde Kuzey Buz Denizi, güneyde Hint Okyanusu, batıda Avrupa kıtası ile çevrilidir. Avrupa kıtası ile olan sınırı kesin tespit edilmiş değildir. Eskiden Don Nehri, Asya ile Avrupa arasında sınır olarak ...
kıtasını ayırmaktadır.
Kuzeyi deniz olmasına rağmen kıyılar buzulla kaplı olduğundan denizcilik açısından önemli değildir.
Asya Kıtası üzerinde yer alan Don, Volga, Obi, Lena gibi ırmakların havzalarının büyük bir bölümü bu ülke üzerinde yeralır.
Rusyanın geniş bir bölümü soğuk kuşakta yeralır.
Tayga adı verilen iğne yapraklı ormanlar yaygındır.
Ülkede küçük ve büyükbaş hayvancılık, tarım modern metodlarla yapılır.
(Şekerpancarı, keten, patates, arpa) kürk hayvanları yetiştirilir.
Rusya aynı zamanda bir sanayi ülkesidir.
Ural Dağları maden bakımından zengindir.
Ülkede krom, demir, kömür, doğalgaz, elmas, petrol gibi yeraltı zenginlikleri çıkarılır.
Rusya federasyonu da denilen Rusya Cumhuriyeti bir kıta büyüklüğündedir.

Dünyanın En Tuzlu Gölü:Lut Gölü

Kudüsün 24 km doğusundaki Ürdün Vâdisinde bulunan gölün kuzeyden güneye uzunluğu 74 km, genişliği (doğu-batı istikâmetinde) 16 kmdir. Lût Gölünün alanı 930 km2dir.Gölde ortalama derinlik 300
metredir. En derin yeri ise 401 mdir. Lût Gölünün yüzeyi deniz seviyesinin 369 m altındadır. Bu durumu ile, dünyâda deniz seviyesinden en düşük su topluluğu husûsiyetine sâhiptir. Lût Gölünün başlıca su kaynağı Ürdün Nehridir. Ürdün Nehrinin yanısıra göle su taşıyan sayısız ırmak ve pınarlar vardır. Bu ırmaklar Lût Gölünde buharlaşmanın fazla olması (günlük 1,35 cm) gölden dışarıya bir akıntı olmamasına rağmen, su seviyesinin devamlı olarak aynı kalmasını sağlar. Lût Gölünün bulunduğu çukur vâdinin, üçüncü jeolojik devirde meydana geldiği tahmin edilmektedir.
Kurân-ı kerîmde, eski zamanlarda bu bölgede yaşayan insanların kendilerine peygamber olarak gönderilen Lût aleyhisselâmı dinlemediklerinden ve şehvânî azgınlıklarında ısrar ve inat ettiklerinden, Allahü teâlâ tarafından yurtlarının alt-üst edilerek helâk edildikleri bildirilmektedir (Bkz. Lût aleyhisselâm). Tefsir âlimleri bu bölge halkı helâk edilince, altı üstüne gelen yurtlarından kaynar sular fışkırdığını ve böylece burasının göl hâline gelip, Lût Gölü ismiyle anıldığını yazmaktadırlar. Lût Gölü, dünyânın en tuzlu göllerinden birisidir. Bu yüzden hiçbir canlı yaşayamaz. Gölden çıkarılan belli başlı mineraller, klorin, bromin, sodyum, sülfat, potasyum, kalsiyum ve mağnezyumdur. Lût Gölünün batı kıyılarındadan beri potasyum ve bromin elde edilmekte; kuzey bölümünde ise, günlük hayatta kullanılan tuz çıkarılmaktadır.
Lût Gölü, târihte ismi en çok geçen göllerdendir. Her millet ona değişik bir isim vermiştir. Bunlardan en yaygın olanı “Ölü Deniz” ismidir.

Dünyanın En Derin Gölü:Baykal Gölü

Orta Sibirya'nın biraz güneyinde yer alan dünyanın en derin gölü. Büyüklük bakımından dünyada sekizinci sıradadır. Yüzölçümü 31.722 km2, uzunluğu 640 km, genişliği 30 ile 100 km arasında değişir. En derin yeri 1741 metredir ki, bu derinliğin 1286 metresi deniz seviyesinden aşağıda bulunmaktadır. Gölün üzerinde uzandığı derin çukur, tektonik olup, kırılma ile meydana geldiği söylenmektedir. Yüzeyi deniz seviyesinden 486 m yukarıdadır. Türkçe sayılan Baykal kelimesi, "zengin göl" anlamındadır. Göl kıyıları Türkler tarafından çok eskilerden beri iskan edilmiş, ihtimalen,Bayırkular (Türk boyu) burada oturmuştur. Ayrıca Tatarcada (Bayakhal= Büyük deniz) anlamındadır. Ruslar da buraya Sviatoj More, yani Kutsal Deniz derler. Çünkü bu bölgede oturan Baryatlar (Moğol asıllı yerliler) göldeki Olhon Adasında dini
Rusya Federasyonunun, Ural Dağlarından Pasifik Okyanusuna kadar uzanan topraklarına verilen isim. Sibirya, Kazakistan Cumhûriyeti ve Orta Asya’yı meydana getiren diğer cumhûriyetleri de ihtivâ eder. Yaklaşık olarak 13 milyon km2 lik bir yüzölçüme sâhiptir. Sibirya bölgesinde 30 milyon insan yaşar. Kuzeyinde, Kuzey Buz Denizi, doğusunda Pasifik Okyanusu, güneyinde Kazakistan, Moğolistan ve Mançurya ve batısında Ural Dağları bulunur.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
törenler yaparlardı. Olhon Adasında yapılan kazılarda Türkçe abideler bulunmuştur. Moğollar buraya onuncu yüzyıldan sonra gelmişlerdir.

Baykal Gölünün suları, duruluğu ve hafifliği ile ün salmıştır. Bazıları oldukça büyük olan 336 akarsu, gölü beslemektedir. Bunların arasında en büyükleri, kuzey tarafından göle dökülen Yukarı Angara Irmağı ile, 1100 km boyunca Hangay Dağlarının sularını toplayıp gelen ve güneydoğu tarafından göle dökülen Selenga Irmağıdır. Gölün ayağı (ağzı) ise Yenisey Irmağının sol kolu olan Angara'dır. Ruslar, Angara Nehri üzerine 1956 yılında; Irkutsk yakınında büyük bir hidroelektrik santralı yapmışlardır. Gölde en büyüğü Olhon Adası olmak üzere 18 ada vardır. Gölün meydana gelişini etkileyen tektonik olaylar, zaman zaman bugün de devam etmektedir.

Baykal Gölünün batı kıyıları dik, doğu kıyıları özellikle kayalık ve sarptır. Ama doğu kıyılarında kıyı kordonu ile sıralanan bir kıyı ovası da vardır. İklim bakımından gölün güney ve orta kısmında senelik ortalama olarak düşük bir sıcaklık görülür. En yüksek sıcaklık Eylül ayında olur. Pek nadir olarak senede 10 dereceyi bulur. Göl, çevre iklimini de etkilediğinden, yazın serin, kışın daha soğuk olmasını önleyici tesiri vardır. Her yıl aralık ayı sonuna doğru gölün yüzeyi donmaya başlar ve buz tutar. Mayısa kadar buzlarla kaplanmış olarak kalır. Ama bu durum ulaşıma engel olmaz. Yaz aylarında küçük gemilerle yapılan ulaşım, kışın da buz üzerinde kızaklarla yapılır.

Baykal Gölü, hayvan ve bitki bakımından ekonomik zenginliğe sahiptir. Yapılan tespitlere göre; içinde 1700 çeşit bitki ve hayvan yaşamaktadır. Bunlardan 1083 çeşidi dünyanın başka hiç bir yerinde bulunmamaktadır. Bu sayılan 1700 çeşitten 773 tanesi bitki cinsinden, 210 tanesi tek hücreli hayvanlardan, 710 tanesi de diğer hayvanların cinsindendir.

Baykal Gölünde bazı balıkların tutulması sınırlı olmakla beraber, balıkçılık yine de çok önemlidir. Özellikle mersin balığı avlanması yasaktır. Senelik yakalanan 100.000 ton balığın yarısını alabalık çeşidi meydana getirir. Alabalığın ekonomik değeri düşünülecek olursa, gölün balıkçılık bakımından önemi anlaşılmış olur. Ayrıca gölde salla bilhassa kereste taşımacılığı yapılır. Gölün sığınak limanlarının olmayışı ve fırtınaların sık görülmesi, göl kenarı sakinlerini bu tür taşımacılığa zorlamıştır. Gölde bazı limanlar arasında buharlı gemiler de işlemektedir. Diğer taraftan Sibirya'yı baştanbaşa kateden demiryolu, Baykal Gölünün güney sahillerini dolaşır.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Dünyanın En Uzun Nehri:Nil

Nil nehri Etiyopya’nın yüksek yerlerinden kaynağını alan Mavi Nil, Hartum (Sudan)’da Beyaz Nil ile birleşerek Mısır’ın doğusunu kuzey-güney yönünde katederek Akdeniz’e
dökülür. Nehrin uzunluğu 6670 kmdir. Nil nehri Mısır içinde çok uzun bir mesafe kat etmesine rağmen hemen hiç bir kol almaz. Nil’in Mısır’ı geçtiği 1500 km uzunluğunda ve ortalama 10 km genişliğinde saha boyunca tarım yapılır. Asvan barajı yapıldıktan sonra Nil’in Mısır’da yaptığı taşkınlar durdurulmuştur. Kuzeydoğu Afrika’da büyük bir nehir. 6640 kilometreliNil Nehri Felluka
k uzunluğu ile dünyânın en uzun, 3.200.000 km2 su alma alanı ile dünyânın üçüncü büyük nehridir. Nil’in su alma havzasında bir grup göl bulunur. Bunlardan biri olan Victoria, dünyânın ikinci büyük gölüdür. Nil, başlangıçta Beyaz Nil (esas kol) ve Mavi Nil olarak iki ana kol hâlinde doğar ve bu kollar Hartum’da birleşir.
Nil, dünyanın en uzun nehri. 4.187 mil (6,695 km.) uzunluğundadır. Afrika Kıtası’nın üçte birini kaplar. Güneyden kuzeye doğru akar ve üç ana kolu vardır: Beyaz Nil, Mavi Nil ve Atbera. Nehrin en uzaktaki kaynağı Burundi’deki Doğu Afrika Göller Bölgesi’ndeki Kagera Nehri olarak doğar ve Tanzanya, Ruanda ve Uganda sınırlarını oluşturarak gölüne katılır. Asıl Nil Nehri bu gölden Victoria Nili olarak çıkar. Kyoga ve Albert Göllerinden geçtikten sonra Albert Nili olarak yoluna devam eder. Nimule’de Sudan’a giren nehrin ana kolu, Melekal yakınında Bahrü’l Gazal ve Sobat Nehirleriyle birleştikleri yere kadar Nil Nehri Uzaydan Görüntüsü
Bahrü’l Cebel, Mavi Nil Nehri ile birleştiği yere kadar da Beyaz Nil Nehri olarak anılır. Mavi Nil Etiyopya’nın orta kesiminde doğar ve Beyaz Nil’e Hartum yakınlarında doğu kıyısından katılır. Asıl Nil son büyük kolu olan Atbera nehrini Hartum’un kuzaydoğusunda ve doğu kıyısından alır. Daha sonra kuzeybatıya doğru geniş bir S çizer. Bu arada üç çağlayanı aşarak Nasır Gölüne katılır. Bu gölü oluşturan Assuan Barajı’nın aşağısında Mısır içlerinde kuzeye doğru akar ve Kahire Yakınlarında Nil deltası ile son bulur.
Mısır’da Nil Nehri’nin sulama amacıyla kullanılması çok eski bir geçmişe dayanır. 19. yüzyılda baraj ve kanalların yapımı ile daha geniş bir alanda ve sürekli sulama olanağı sağlanmıştır. Nil Nehri üzerinde bulunan Assuan Barajı hem sulama, hem de elektrik üretiminde Mısır için hayati bir önem taşımaktadır. Nil Nehri tarih boyunca ve günümüzde taşımacılıkta da yoğun olarak kullanılmaktadır.
Nil Ve Felluka
Nehir denize dökülmeden önce büyük bir delta oluşturur. Güneyde Kahire’den başlayan deltanın denize olan mesafesi 160 km. Bu noktadan deltanın Akdeniz kıyısında Batı ve doğu uçlarında yer alan Port Said ve İskenderiye’ye olan mesafesi ise 250 km’dir. Deltada sayısız kanallar kollar ve göller vardır. Ancak ırmak iki ana koldan denize dökülür.

Dünyanın En Büyük Akarsuyu:Amazon


AMAZON NEHRİ

Resim:Mouths of amazon geocover 1990.png
Amazon Nehrinin denize döküldüğü yer
Kaynak
And Dağları
Ağız
Atlantik Okyanusu
Havza ülkeleri
Peru Kolombiya Brezilya BolivyaEkvador Venezuella
Uzunluk
6.400 km
Kaynak rakımı
5,170 m
Ağız rakımı
0 m
Debi
219,000 m3/s
Havza alanı
7,050,000 km2

Güney Amerika'da yer alan Amazon Nehri (İspanyolca: Río Amazonas, Portekizce: Amazonas),
Afrika'daki Nil Nehri ile birlikte dünyanın en uzun nehirlerinden biridir.
Büyük Okyanusa 160 km mesafede, Peru'daki And Dağlarının doruklarından doğarak doğuya doğru bir seyir izleyip Atlas Okyanusuna dökülür.
6,400 km uzunluğundaki Amazon'un taşıdığı su miktarıMississippi, Nil, ve Yangtze Nehirlerinin taşıdıkları suların toplamından fazladır (tüm dünya nehirlerinin taşıdığı suyun yaklaşık % 20-25 ini taşıdığı sanılmaktadır).

 
Amazon Nehri, yaklaşık yıllık ortalaması 180.000 m³/sn olandebisiyle ve suladığı alanın (Amazon Havzası) büyüklüğü itibarıyla da birinci sıradadır.
Denize döküldüğü Atlas Okyanusu kıyılarında genişliği yaklaşık 300 kilometredir.
Amazon'un ağzı 1537'de Pinzon tarafından keşfedilmiş, nehrin kaynaklarıysa ancak 1941'de Bertrand Flornoy'un yönettiği ekip tarafından bulunmuştur.